Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evet bugün bir milyara yakın bir Müslüman nüfus vardır. Ama kendisi muhtac-ı himmet bir dede, nerde kaldı gayriye himmet ede! Müslüman âlemin nüfusu var, nüfuzu yok! Bunların üzerinde durmamız lâzım... Ben bunları ancak dert ehline anlatabilirim." (Seyyid Ebul Hasen Nedvi)
Sayfa 217Kitabı okudu
Sohbet ettin, konuşmalar yaptın, vaazlarda bulundun; fakat kabul etmediler, red gördün, hüsn-i kabul görmedin... Onlara kızmayacaksın. Kendine kız; evine gel, guslet, iki rekât namaz kil; tevbe et, de ki: "Allah'ım! İslâm, kabul edilmeyecek, inanılmayacak bir dava değil. Fakat benim günahlarım mani oluyor... Ya Rabbi, günahlarımı affet, sözüme tesir ver, hâlime İslâm'ın cazibesini ihsan eyle ki, sade kâlimle değil hâlimle de beni bilsin ve tanısınlar..." (Seyyid Ebul Hasen Nedvi)
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
"İnanan insan, inandırıcı oluyor. Gönülden gelen hitabet, nasihat tesirli oluyor. Yanan bir gönülden gelen ses, aksettiği gönülleri de yakıyor. Bu zatı niçin sevdim, diye düşünürdüm. Sevmekte haklıymışız. Bahtiyarız ki böyle bir dost kazandık..." (Seyyid Ebul Hasen Nedvi için söylenmiştir.)
Sayfa 206Kitabı okudu
Aziz kardeşlerim, bizim bir derdimiz de, heyecanımızı, gayret-i diniyemizi, yerinde ve vaktinde kullanmayışımızdır. Aynen servetin israf edilmesi gibi, heyecanlarımız, gayret ve kuvvetlerimiz de yersiz sarfolunmakta heder edilmektedir... -Ebul Hasen en-Nedvi
Sayfa 218Kitabı okudu
Dindaşlarımız arasında heyecan o haldedir ki, düşündüklerinizi ne kadar makul olsa da söyleyemezsiniz. Hemen aforoz edilirsiniz. Hatta size casus derler, satılmış derler. -Ebul Hasen en-Nedvi
Sayfa 217Kitabı okudu
Efendimiz (s.a.v.), "Medine’ye deccal ve veba hastalığı girmeyecek.” buyurmuştur. Hadis sahihtir. Ebu’l-Hasen en-Nedvi diyor ki: “Zira Peygamber Efendimizin (sav) bu sözü sarf ettiği zamandan günümüze kadar veba hastalığı Medine ye girmemiştir. Bu hadiste, Peygamber Efendimizin (sav) bir mucizesi vardır. Çünkü Allah’tan başka hiç kimse, vebanın herhangi bir şehre kati suretle giremeyeceğini bilemez.”
Sayfa 431
Reklam
Mustalahu'l Hadis İlmi
Muhaddisler hadisleri 3 kısma ayırdılar. Böylece haberleri tashih etmek için ilmi kâideler koyan mustalahu'l hadis (hadis terimleri) ilmi ortaya çıktı. Rivayetlerin ve haberlerin tahlili için tarih boyunca en sahih kâideler koymuş olan ilim mustalahu'l hadis ilmidir. Mustalahu'l hadis ilmi; gelen haberleri sahih, hasen ve zayıf diye bir taksime tabi tutar. Bu kısımlardan her birini nevilere ayırır, râvide ve rivayetinde aranan şartları, haberlere dahil olan illetleri, ızdırabı, şazlıkları, haberleri reddetme veya tevakkuf etme sebeplerini, diğer rivayetlerle nasıl takviye edilebileceklerini beyan eder. Bu ilmin prensiplerini öğrenmede istifade edilecek, Hind coğrafyasında ders müfredatlarına dahil olmuş kitaplardan biri İmam Muhaddis Hafız Ahmed bin Ali bin Hacer el-Askalani'nin (v. h. 852) "Nuhbetü'l Fiker fi Mustalahi Ehli'l Eser" adlı eseri ile aynı müellifin mezkür kitabına yazdığı "Nüzhe tün Nazar" adlı şerhidir.
istikbali görmek için gençliğin ünsiyet ettiği şeylere bakmak
Imam Rabbani Ekber Şahın yaymaya çalıştığı zindiklikla hiç muhatap olmadan halka yayılan halkasında keyfiyetli insan yetistirmeye devam ediyordu sonunda ekber şah hicbir şey elde edemeden silinip giderken torunu Alemgir sultan Imam rabbaninin muridani arasına girdi Ebul hasen en Nedvi " keyfiyetli insan yetistirmeye ehemmiyet vermezseniz devletiniz elinizden gider" Asrımızın aliminin ikazı bugün gercek olmustur Bu bir kehanet değildir Bir milletin istikbalini görmek için gençliğinin ünsiyet ettiği şeylere bakmak kafidir Gencligi nefsaniyete duçar olmus dünyaya saplanmış bir milletin geleceği pek hazindir
Sayfa 153Kitabı okudu
Erûsîler (Erûsiyyûn); Allah’ın birliğine inanan, Hz. İsa’nın Rab değil bir kul ve bir peygamber olduğunu kabul eden bir mezheptir. Bu mezhebin kurucusu Arius (280-336 milâdî), diğer Hıristiyanların aksine tevhîd inancına sahip olduğu için Bizans devleti ve kilise onunla uzun zaman uğraşmıştır. Arius, Cenâb-ı Hakk’ın kadîm, ezelî ve ebedî olduğunu, O’nun hiçbir ortağı bulunmadığını, Hz. îsâ’yı yoktan yarattığını, hiçbir zaman baba olmadığını ısrarla belirtmiştir (Ebü’l-Hasen en-Nedvî, Rahmet Peygamberi, s. 270-274).
Sayfa 480 - Tahlil Yayınları
Tarih Şuuru
Nedvi'den gençlerimize Kıymetli eserleri ve feyizli hizmetleriyle, bütün İslâm âleminin hürmet ve takdirini kazanmış bulunan Mevlâna Ebu’l-Hasen en-Nedvi ile son görüşmemizde hazretin, Türk gençliğine şöyle bir vasiyeti olmuştu: “Gençlerinize tarih şuurunu vermeyi ihmal etmeyiniz. Çünkü Cenâb-ı Hak, sizin tarihinize o kadar ihtişamlı bir zenginlik lûtfetmiş ki, Sahabe-i Kirâm'dan sonra, hiçbir milletin tarihi, sizin mâziniz kadar şan ve şerefle dolup taşmamaktadır. "Gençleriniz, tarihin o şerefli sahifelerini mütalaa ederken, ruhlarına, o büyük savaşlardan hamâset rüzgârlarının estiğini göreceklerdir. "İslâm'ın nur ve irfanını dünyanın en ücra köşelerine yayan büyük atalarınızın fütûhâtını gördükçe, onlardaki kudret ve cesaretin, siyaset ve basiretin, merhamet ve adaletin asaletine hayran olacaklardır. Onlar gibi büyük insan olmaya hazırlanacaklardır. Zira büyük işleri, ancak büyük insanların başarabilmesi gibi, büyük hareketler de büyük ruhların eseri olabilir." Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatralar - 5, s. 69-70.
Sayfa 69
Reklam
~Ebul-Hasen En-Nedvi
"Hür bir İslami eğitim sisteminin oluşturulmasını istedi. Ne Doğudan ne de Batıdan etkilenmiş bir eğitim sisteminin kurtarıcı olacağını söyledi."
Ebul-Hasen En-Nedvi
Hür bir İslami eğitim sisteminin oluşturulmasını istedi. Ne Doğudan ne de Batıdan etkilenmiş bir eğitim sisteminin kurtarıcı olacağını söyledi.
Sayfa 178Kitabı okudu
Ebul-Hasen En-Nedvi
O hiç yaşlanmadan, dipdiri heyecanıyla öldü. Ümmetinin dertleriyle doğdu, o dertlerle yaşadı, o dertlerle Rabbine kavuştu. Talebeleriyle ve dinleyenleriyle bir arada olduğu zamanları sevdi. O bir âyet, bir hadis okuduğu meclisi hiçbir lükse değişmedi. O, inandıklarını konuştu, inandıklarını yazdı...
Sayfa 171Kitabı okudu
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.